Mavi Marmara Ulaşım A.Ş. Başkan Yardımcısı Mehmet Cahit Kuş ile özel halk otobüslerinde yaşanan ödeme krizinden, ÖTİS sistemine, son kontak kapatma kararından çözüm önerilerine kadar birçok başlıkta uzun ve samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Aynı zamanda öğretmen olan Kuş, sektörü içeriden bilen, yıllardır sahada olan bir isim. Yönetici olduğu kadar esnaf olan biriyle konuşmanın avantajı, gerçek sorunlara temas etmemizi sağladı.
Önce sizi tanıyarak başlayalım
Ben Mehmet Cahit Kuş. Mavi Marmara Ulaşım AŞ’de başkan yardımcısıyım. Aynı zamanda öğretmenim. 2021 yılından bu yana şirketimizin yönetimindeyim ve muhasebede sorumlu iki kişiden biriyim. Sektörü sadece masa başında değil, sahada da yaşayan biriyim. Uzun yıllardır otobüs işletmeciliği içindeyim. Şoförlük yaptım, muavinlik yaptım. Şimdi yönetim görevindeyim ama esnaf kimliğimi de hiç kaybetmedim.
Son birkaç ayda ciddi bir kriz yaşandı. Bu süreci nasıl tanımlarsınız?
Çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. Yaklaşık 2–3 aydır ödemeler ciddi şekilde gecikiyor. Bizim sistemde normalde 45 gün içeride paramız kalacak şekilde plan yapılmıştı. Ancak bugün geldiğimiz noktada esnafın parası 3,5 hatta 4 ay içeride kalıyor.
Bugün, Temmuz ayındayız. Dağıtılan para, Mart ayı hak edişi. Aradaki fark sadece takvim değil; maliyet farkı da. Mart ayındaki mazot fiyatıyla Temmuz’daki aynı değil. Bugün mazot maliyetimiz ortalama 200.000 TL’yi buluyor. O dönemde aldığımız yakıt parası 140–150 bin liraydı. Klima çalışıyor, hava sıcak, maliyetler arttı. Bu fark, her esnafın cebinden ortalama 50.000 TL götürüyor. Ve bu sadece yakıt. Daha yedek parçası, servisi, personel gideri var...
Bu kriz sadece para mı? Yoksa sistemsel bir sıkıntı mı var?
Para aslında sadece görünen yüzü. Mesele çok daha köklü. Eğer düzenli bir ödeme takvimi olmazsa, bu sektör sürdürülebilir olamaz. Her ay düzenli 2 milyar lira gibi bir ödeme akışı gerekiyor. Bu akış bozulduğunda esnaf döngüsünü sağlayamıyor. Akaryakıt istasyonlarına ödeme yapmakta, yedek parça almakta zorlanıyor. Bazı günler “Acaba bugün esnafa para nasıl dağıtacağız?” diye toplantılar yapıyoruz. İstasyona ödemeyi mi geciktirsek? Elektrik faturasını mı ertelesek? Bu noktaya geldik.
22 Mayıs’taki kontak kapatma eylemi bu yüzden mi doğdu?
Evet ama o eylemin yöntemi ve zamanlaması doğru değildi. Cumartesi günü toplantı yapılmış, Perşembe günü eylem kararı alınmış. Bu kadar kısa sürede, böylesine geniş bir sektörde eylem yapmak mümkün değil. Mavi Marmara Ulaşım olarak biz esnafımıza danıştık, katılmak isteyenlere destek verdik, katılmayanlara da saygı duyduk.
Bizim eleştirdiğimiz şey eylem değil, eylemin yöntemi. Eğer önce yönetim kurullarıyla istişare edilip, karar tavsiye niteliğinde paylaşılır, esnaftan onay alınır ve sonra eyleme gidilseydi; o gün İstanbul’da 3.041 aracın tamamı kontağı kapatırdı. Muhalefetiyle, iktidarıyla, herkes destek verirdi. Ama bu olmadı. 5 gün içinde böyle bir karar dayatmak doğru değildi.
Sabah 9:30’da İBB ile yapılan görüşmede, ödeme takvimi sunulduğu söylendi. Ama bu takvim zaten daha önce önümüze konulmuştu ve o zaman "hayır" demiştik. Ne değişti? O gün neden birdenbire kabul edildi? İşte bizim sorguladığımız şey bu.
Ben kendi başkanıma bizzat ulaştım, “Lütfen bu kararı hemen onaylamayın” dedim. O da bana “Herkes kabul etti, ben mi hayır diyeceğim?” dedi. Bu yaklaşım yanlış. O gün o eylem birkaç saat değil de öğlene kadar, akşama kadar sürseydi, çok daha güçlü bir sonuç alınabilirdi.
Sizce kalıcı çözüm nedir?
Ödeme düzeninin garanti altına alınması şart. Her 15 günde bir 1 milyar lira gibi bir akış oturtulmalı. Ayrıca ödemeler sadece 1 ay düzenli gelse bu iş kurtarmaz. Temmuz ayında mesela 1 Temmuz’da 1 milyar geldi, 15 Temmuz’da 500 milyon geldi. Ne olacak şimdi?
Bu işin sürdürülebilir olması için esnafın giderleri ve gelirleri dengede olmalı. Bugün bir aracın aylık minimum gideri 400–450 bin lira. 600 bin TL’lik hak ediş geldiğinde 150–200 bin lira kalması lazım ki yatırım dönebilsin. Bu yoksa, kimse hat almaz, yatırım yapmaz.
ÖTİS sistemine dair tartışmalar da var. Kaldırılsın diyenler çoğalıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
ÖTİS bizim için “olmazsa olmaz” değil. Ama faydaları da yok sayılamaz. ÖTİS öncesi dönemi hatırlayanlar bilir: Yolcu kavgası, hat karmaşası, yöneticiler arası çatışmalar, sahada kargaşa hâkimdi. Esnafın birbirine selam vermediği günleri yaşadık. Şikâyetler, kavga gürültü çoktu.
Bugün daha sistemli bir yapı var. Ama hakkedişler yeterli değil. Örneğin büyük araçların hakkedişi 800–850 bin TL olmalı. Ama biz 600 bin TL civarında ödeme alıyoruz. Çünkü maliyetler inanılmaz arttı. Bu sadece esnafın değil, yöneticilerin de canını yakıyor. Hepimiz aynı gemideyiz.
Peki ÖTİS kalkarsa yerine ne gelir? Sübvansiyon sistemi olabilir mi?
Olabilir ama çok iyi planlanmalı. ÖTİS kaldırıldığında yerine ne koyacağımız belli değilse bu, esnafı çok daha büyük bir belirsizliğe sürükler. O sistemin meclisten geçmesi bile 5–6 ay sürebilir. Bu süreçte esnaf nasıl ayakta kalacak?
Bir bölgemizde örneğin akbil basımı 12 bin lira. Aylık karşılığı 400 bin lira yapıyor. O parayla esnaf zaten zar zor dönüyor. Sübvansiyon düzeni gelmeden ÖTİS’i kaldırmak, esnafı boşluğa bırakmak olur. Dediğim gibi: Elbiseyi çıkaralım ama yenisini giymeden soyunmayalım!
Sizce bu noktada esnaf ne yapmalı?
Önce bilinçli ve yapıcı olmalı. Eleştiri yaparken yıkıcı olmamalı. “Ben bu işi daha iyi yaparım” diyen herkesin fikrine açığız ama lütfen kulaktan dolma bilgilerle, dedikoduyla yönetici eleştirilmesin. Herkes biliyor ki yöneticilerin de arabası var. Yönetici sadece kendi aracını mı düşünüyor sanıyorsunuz? Öyle bir şey yok. Hepimiz bu sektörün içindeyiz, birlikte var olmalıyız.
Ben bu sektörün içinden geliyorum. Muavinlikten, şoförlükten, yöneticiliğe uzanan bir yol. Her pozisyonda ne yaşandığını biliyorum. Bugün en büyük problem para akışı. Ödeme düzeni oturduğunda, diğer sorunların çoğu çözülür.
Bu yüzden İBB ile istişare devam etmeli ama dik durmak da gerek. Gerekirse tüm İstanbul birleşip, daha güçlü adımlar atmalı. Ama bunun zamanı, yöntemi, planlaması doğru olmalı. Esnaf bilinçli olmalı, yönetim şeffaf olmalı, kurumlar sorumluluk almalı. Çünkü bu iş artık herkesin sabrını zorluyor.
“Bu sistem sürdürülebilir değilse, o zaman daha sağlam, daha adil bir sistem kurmak zorundayız.”
Yorum Yazın