
2025 yılının ilk ayları, İstanbul toplu taşımacılığında faaliyet gösteren özel halk otobüsçüleri için oldukça zorlayıcı bir dönemi beraberinde getirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bürokrasisinde yaşanan tutuklamalar, ödemelerdeki gecikmeler ve sektörün karşı karşıya kaldığı mali baskılar, esnafı hem ekonomik hem de psikolojik açıdan zor durumda bıraktı. Özel halk otobüsçüleri, bu süreçte kamuoyunda zaman zaman yanlış anlaşılan kontak kapatma kararlarını gündeme taşırken, İstanbul halkına hizmetin devamı için büyük fedakârlıklar da gösterdi. Tüm bu gelişmeleri ve sektörün mevcut durumunu daha iyi anlamak amacıyla Yeni İstanbul Halk Otobüsleri Başkanı Murat Yeşilyurt ile detaylı bir söyleşi gerçekleştirdik. Röportajda hem yaşanan sorunları hem de çözüm arayışlarını tüm açıklığıyla konuştuk.
Biraz kritik bir ay yaşandı. Ekrem İmamoğlu tutuklandı, İBB’nin çeşitli bürokratları içeri alındı ve sizin ödemeler… beklenen ödeme periyodu bile aksadı. Bu bir fırsatçılık mıydı? Peşinden yapılan eylem veya açıklama, kontak kapatma süreçleri zorunlu bir ihtiyaç mıydı?
Tabii sektör son yılların en sıkıntılı dönemini geçiriyor. Bazıları bunu fırsatçılık olarak değerlendiriyor ama sektörel bazda yalnız taşımacılık üzerine biz değiliz. Burada minibüsçüler var, taksiler var. İstanbul’da sonuçta bu işi yapan başka aktörler de var. Ama şu an en sıkıntılı dönemden biz geçiyoruz. Niye? Bizim muhatabımız belediye. Belediyeler siyasi kurumlar. Tabii esnafın kesinlikle bu işin siyasetiyle yakından uzaktan bir alakası yok. Esnaf ay sonunda yakıtının parasını, şoförünün parasını ödemek için belli bir para eline geçmesi gerekiyor. Yaklaşık 4-5 yıldan beri az da olsa bir para geliyor. Ama son Nisan ayındaki aksamalar esnafı gerçekten üzmüştür.
Tabii böyle olunca konjonktür açısından öyle bir döneme denk geldi ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın içeride olması… Bunların hepsi bizim açımızdan tesadüf. Ama bu tesadüfün yansıması farklı oluyor. İnsanlar sanki bizim esnaf da para alamadığı için bu krizi fırsata mı çeviriyor diye bir mantık oluştu. Kesinlikle böyle bir şey yok. Sonuçta ülkenin siyaseti bizi fazla ilgilendirmiyor. Etkisi vardır ama bizi ilgilendirmiyor. O artık siyasilerin işleri. Bu noktada bize karşı bir haksızlık yapıldığına inanıyoruz. Her meselenin bir çözümü vardır. Belki şu an bu sıkıntıyı yaşıyoruz ama ben inanıyorum ki ilerleyen günlerde güzel günler de olacak.
Tabii belediye kaynaklarına gittiğimiz zaman işte hükümetin SSK borçlarına el koyması falan bunları gündeme getiriyor. Fakat esnaf bunu bilmez ki. Hükümet para göndermiş göndermemiş… Esnafın umurunda değil. Burada sürdürülmesi gereken bir taşımacılık var. O yüzden o noktada hakikaten bize karşı haksızlık yapılıyor. Bunu böyle bilmek lazım.
Bir kontak kapatma kararı aldınız. Devamında deprem oldu ve bu karardan geri dönüldü. O süreçte İBB’nin de teklifleri oldu sanırım bir orta yol bulma noktasında. Süreç nasıl işledi?
Kontak kapatma olayı basit bir olay değil. Bu esnafın son yani yapacağı hiçbir şey kalmadığı noktada başvurduğu şeydir. Biz yetkililerle görüşüyoruz. Her görüşmemizde “Biraz daha sabırlı olun, yakında düzelecek” gibi muhabbetler oldu. Karşımızdaki bürokratları dinlediğimiz zaman onların da yapacağı fazla bir şey yok. Hep iyi niyetlerle yola çıkılıyor fakat çözüm noktasında fazla mesafe kat edemedik.
Kontak kapatma sözün bittiği noktadır. Burada her şey yapılıyor, sözler veriliyor. Oradaki bürokratların iyi niyetinden şüphemiz yok ama onların da elinde bir şey yok. Şimdi kasada para olmayınca neyi paylaşacak seninle? Bizim de sözün bittiği yere geldiğimiz zaman kontak kapatma fikri esnafın daha çok dillendirdiği bir konuydu. Biz de Nisan ayına ödeme olmayınca olabilir diye tartıştık. Bunun bize getirecek negatif yönlerini de biliyoruz. Ama başka bir seçenek kalmayınca bu noktaya geldi esnaf. Sonuçta biz esnafın sözcüleriyiz burada. Esnaf nerede derse oraya gidiyorsun.
Tabii ki yöneticinin bakış açısı farklı olur ama sonuçta bizi de sürükleyen esnaf politikaları. Son noktaya kadar geldi. Deprem arifesinde bu iş olunca biz de burada İstanbul halkının bu zor gününde bunu yapmamız mümkün değil dedik. Aklıselim hareket ederek bundan şu an vazgeçildi. Aslında vazgeçildi derken bir virgül kondu. Daha önce bize söz verilen rakamlar ödenirse bizim böyle bir eyleme girmemizin de mantığı olmayacak zaten. Amacımız üzüm yemek. Siyaseten faydalanmak gibi bir niyetimiz kesinlikle yok. Çözüm arıyoruz. Eğer çözüm olmazsa başka seçenek kalmıyor. Gönlümüz kesinlikle bunu istemiyor. Zaten esnaf yakıt alamadığı zaman, şoförüne maaş veremediğinde otomatik kapanıyor kontak. Biz bunu dillendirmiş olduk.
Peki şu anda İBB kanadından size olumlu ödemeler noktasında bir dönüş var mı? Yaklaştı mı fikirler?
Biz en son görüştüğümüz muhataplarımızla sabah uyanıyoruz tutuklanmış. Şu an muhatap da bulamayacak duruma geldik. En son görüştüğümüz genel sekreter yardımcısı şu an içeride. Biz onunla belli konuları konuşmuştuk. Bu da bizi karamsar yapıyor. Önümüzü göremiyoruz. Bize sunulan bir tablo var. Bu tablo yeterli değil. Ama sonuçta biz İstanbul’da bu işi İETT ile beraber yapıyoruz. Biz de elimizi taşın altına sokalım diyoruz ama şu an elimiz değil gövdemizi de soktuk yine çözüm üretemiyoruz.
Biz karşı tarafı anlamak istiyoruz ama esnafın durumu perişan olduğu için şu an Büyükşehir’in bize sunmuş olduğu reçete hakikaten hastayı tedavi edecek reçete değil. Bu rakamlarla bu işin şu an yapılabilmesi çok zor. Biz zaten 5 yıldan beri bu fedakarlığı yapıyoruz. Hatta görüşmelerimizde biz aylık hak ettiğimiz parayı istiyoruz zaten. İçeride birikmiş alacaklarımıza bir plan çerçevesinde takip edelim diyoruz. Şu an onu sunacak bir irade yok karşımızda.
Biz özel halk otobüsçüleri olarak elimizi taşın altına değil gövdemizi koyduk. İlerleyen zamanda ülkenin ekonomisi de siyasi hava da yumuşar. Bizim de taleplerimiz yerine gelir diye umut ediyoruz.
Üst bürokrasiden çözüm odaklı çalışma var ama oradaki siyasal baskı biraz bu süreci aksatıyor mu?
Ülkemizin durumu belli. Ekonomik anlamda yeni yeni ayağa kalkmaya başladık. Güzel günler inşallah gelecektir. Onu da umut ediyoruz. Maalesef Türkiye’de siyaset çok hakim. Bir taraf beyaz, bir taraf siyah diyor. Biz de bu arada ezilen taraf oluyoruz. Biz umut ediyoruz ki ortak akılla bu ülkemiz ve İstanbul güzel bir noktaya gelecek. Biz siyasetin dışındayız. Biz bir şey yaparken talepte bulunurken inanın Büyükşehir’deki bütün siyasi gruplara gidiyoruz. Hiçbir parti ayrımı yapmadan, çözüm üretebilmek için.
Çoğu meselede ortak akılla bütün siyasiler bir araya gelip oy birliğiyle lehimize kararlar aldıkları zamanlar da oldu. Biz yine bunu umut ediyoruz. Yoksa bizim siyasetle kesinlikle işimiz olmaz. Biz ekmeğimizin peşindeyiz. Siyaset tabii ki yapılacaktır ama bizim için siyaset üstü bir iş olduğu için bizi fazla da ilgilendirmiyor.
Esnaflarda benim en çok dinlediğim; “Evet para ödeyemiyorlar ama bizi biraz da provoke eden sahadaki yaşananlar” diyorlar. O konuda ne düşünürsünüz? Özellikle bu raporlar, cezalar, muayene kriterlerinin çok sert olduğunu ifade edenler var.
Murat Bey çok güzel bir konuya değindiniz. Ben yaklaşık 35 yıldan beri bu sektörün içerisindeyim. Biz her dönem farklı sıkıntılarla uğraştık. Geçen bir toplantıda söyledim: Eskiden sıkıntılarımız daha büyüktü. Biz şimdi okyanusu geçtik, derede boğuluyoruz.
Şimdi bir taraftan ekonomik sıkıntı, paraların zamanında olmaması… Diğer taraftan sahadaki uygulamalar bizi gerçekten yoruyor. Bu belki de paranın önüne geçiyor. Esnaf şunu bekliyor: Zaten ekonomik bir sıkıntı yaşıyoruz. Hiç olmazsa diğer konularda esnek bir geçiş olsun. İnsanların beklentisi bu. Ufak bir şeyde insanlar daha esnek bir karşı davranış bekliyor.
Bunu çok çeşitlendirebiliriz ama gerek yok. Bu konuda idareye, İETT’ye görev düşüyor. Ufak tefek şeylerden dolayı insanları sıkmamak gerekiyor. Çünkü bir insanın cebinde para yoksa, şoförün parasını veremiyorsa bu gibi şeyler onu daha da yoruyor. Bu da sahaya yansıyor. Sahaya yansıyınca bu sıkıntılar esnafı da artık farklı arayışlara itiyor. Yeri geldi Saraçhane’deki eylemler, esnaf gruplarındaki serzenişler… Bunlar uygulamaların sonucu ortaya çıkan şeyler.
Ben bu arkadaşlara haksızsınız da demedim şu ana kadar. Çünkü ortada sıkıntı varsa bir serzeniş de olacaktır. Ben bu olayı böyle görüyorum.
Yaptığımız iş hareketli bir iş. İstanbul gibi bir metropol şehirde yaklaşık 3000 araç bizim var, 3000 de İETT tarafı. 6000 araçla İstanbul’un yükünü kaldırmaya çalışıyoruz. Kolay bir iş değil yaptığımız. Her gün farklı insanlarla şoförlerimiz muhatap oluyor. Eksiklerimiz de olacaktır. Biz dört dörtlük değiliz. Ama bu işi icra ederken ufak tefek hatalardan dolayı çok büyük cezalara maruz kalırsak bu da esnafın psikolojisini bozuyor.
Sıkıntılar her dönemin sıkıntısı farklı. Ben inanıyorum ki adil bir yönetim tarzıyla bu işlerin çoğunun üstesinden gelebiliriz. İETT yetkilileri ile zaman zaman toplantılar yapıyoruz. Sıkıntılarımızı dile getiriyoruz. Onların yaklaşımını da ben iyi niyetli görüyorum. Fakat bürokratik engeller… İETT Genel Müdürümüzün samimi çabalarını ben müşahede ediyorum. Fakat alt birimlerde aynı şeyi göremiyoruz. Bence sıkıntı oradan kaynaklanıyor. Alt birimlerin meseleye bakış açıları farklı olduğu için bu da esnafa yansıyor. Bu gibi şeyler diyaloglarla çözülür. Ben yaşamım boyunca her işimi diyalogla çözmeye çalışıyorum. Diyalog oldukça, şeffaflık oldukça her şey çözülür diye temenni ediyorum.
Yorum Yazın