
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşım sektöründe uyguladığı politikalar, ne yazık ki bazen hizmetin sürdürülebilirliği ve esnafın hakları açısından ciddi sorunlar yaratıyor. Özel Halk Otobüsü esnafının temsilcilerinden Nihat Aktaş’ın vurguladığı üzere, bu sorunların kaynağı çoğunlukla yanlış ve çelişkili uygulamalardan kaynaklanıyor.
Özellikle ÖTİS sistemi üzerinden yaşanan adaletsizlikler ve idarenin tutarsız tavırları dikkat çekiyor. Aktaş, örnek olarak Taksi İhalesi sürecini gösteriyor: İdare, kendi açtığı ihaleye katılan Özel Halk Otobüsü işletmecilerinin birikmiş ÖTİS hak edişlerini peşin öderken, hizmet kalitesini artırmak için sıfır araç yatırımı yapan ve Ocak ayından beri alacağı olan işletmecilere ödeme yapmıyor. Bu çifte standart, “Taksi ihalesine katılırsan alacağını öderim, aksi halde süründürürüm” anlayışının ne kadar hatalı ve haksız olduğunu gözler önüne seriyor. Halbuki, idarenin asli görevi herkese eşit davranmak ve hizmet aldığı esnafı mağdur etmemektir.
Kent içi toplu taşıma, yasal olarak belediyelerin sorumluluğunda olan ve aksatılamaz bir kamu hizmetidir. Bu hizmetin sürdürülebilirliği, sadece doğru projeler üretmekle değil, aynı zamanda doğru uygulamalar yapmak ve etkin denetim sağlamakla mümkündür. Aktaş, idarenin kaynak aktarımında esnek olduğu projeler için ödeme yaparken, kendi sorumluluğundaki hizmeti ifa eden esnafı görmezden gelmesinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor.
Özel Halk Otobüsü sektörünü temsil eden oda, şirket ve kooperatif yöneticilerinin görevi, bu yanlış uygulamaları düzeltmek ve esnafın mağduriyetini önlemektir. Ancak ne yazık ki, bu konuda gerekli etkinlik ve faaliyetler yeterince yürütülmemektedir. İdare, özel işletmecilerin haklarını zamanında ve eksiksiz ödeyerek adalet anlayışını güçlendirmeli; çifte standart uygulamaktan kaçınmalıdır. Bu yaklaşım hem hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlar hem de idareye olan güveni artırır.
Özellikle geçici çözümler yerine kalıcı, sürdürülebilir uygulamalara yönelmek, sektörde barışı ve huzuru tesis ederken, vatandaş nezdinde de idarenin prestijini yükseltir. İBB ve Özel Halk Otobüsü sektörü yöneticilerini, görevlerini daha etkin ve verimli yerine getirmeye, adalet ve eşitliği temel alan bir yönetim anlayışını benimsemeye çağırıyorum.
Hizmeti önceleyen bir yaklaşım, tüm paydaşların kazanmasını sağlar ve İstanbul toplu ulaşımında hak ettiği güven ve verimliliği getirir. Herkesin hakkını zamanında alması, sektörde huzuru ve idarenin itibarını artıracak en önemli adımdır.
Herkese hayırlı ve verimli çalışmalar dilerim.




































Facebook Yorum
Yorum Yazın