İstanbul
DOLAR32.3631
EURO34.8031
ALTIN2399.5

Karayollarının Yükü Çok Ağır

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Karayollarının Yükü Çok Ağır
Abone ol
Sektörün önde gelen isimlerini okuyucularımızla buluşturmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz aylarda...

Sektörün önde gelen isimlerini okuyucularımızla buluşturmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz aylarda dünya verimlilik ödülünü Türkiye'de almaya hak kazanan Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın bu sayıdaki konuğumuz. Yıllardır sektörün zirvesinde başarıyla hizmet veren, tecrübesiyle sorunlara etkili çözüm yolları üreten Talat Aydın karayollarındaki gelişmeleri değerlendirdi.

 

Türkiye'deki yolcu ve yük ulaşımında karayolu taşımacılığı;  yol ağının diğer taşıma türlerine ait altyapılara kıyasla daha yaygınlaşıp iyileşmesi ve motorlu taşıt sayılarındaki artışlarla birlikte 1960'lı yıllardan sonra etkinliğini giderek arttırmış ve bugün için yurtiçi yolcu ve yük taşımacılığında karayolunun payı yaklaşık %90 olmuştur.

Ülkemizde tamamı özel sektörce yapılan karayoluyla yolcu ve yük taşımacılığında yaşanan bu büyümeye karşılık, olması gereken kurallara dayalı bir piyasa düzeni uzun yıllar sağlanamamış; sektör neredeyse bir bakıma başıboş bırakıldığı için verimsiz,  ekonomik olmayan, arz - talep dengesi bozuk ve trafik güvenliği riskli bir taşımacılık sektörü oluşmuştur.

Şüphesiz bu sonucun doğmasına yol açan ve yukarıda sayılan nedenler bulunmakla beraber bunlardan en önemli olanları, Bakanlığımızca 2003 yılından bu yana yapılan yasal düzenlemeler öncesi tüm karayolu taşımacılık faaliyetlerinde:

  • Mesleğe ve pazara giriş ve faaliyet süresince aranması gereken mali yeterlilik, mesleki yeterlilik, mesleki saygınlık ilkelerine uygun herhangi bir ön şart veya kriter'lerin bulunmaması,
  • Karayolu taşımacılık faaliyetlerinin tümünün lisans veya yetki belgesi sistemine bağlanmaması,
  • Taşımacılık faaliyetlerinde kullanılacak taşıt, araç-gereç, bina-tesis, terminal ve benzeri şeylerin niteliklerinin ve durumlarının belirlenmemesi,
  • Yine karayolu taşımacılık faaliyetlerinde bulunanlar, bu işlerde istihdam edilenler ile bu hizmetlerden yararlananların hakları, yükümlülükleri ve sorumluluklarının belirlenmemesi,
  • Bu hususlara uyulmaması halinde uygulanacak müeyyideleri belirleyen,

 

hükümlerin yer aldığı bir yasal düzenlemenin bulunmamasıdır.

Bu durum mevcut sorunların artmasına, neredeyse sorunlar yumağına dönüşmesine sebep olmuş, karayolu taşımacılık faaliyetlerine kolay ve bilinçsiz girişlere imkan sağlamış ve bunun sonucunda atıl kapasite oranı çok yüksek bir sektör oluşmuştur.

Tespit edilen bu durum üzerine hazırlanan Karayolu Taşıma Kanunu tasarısı TBMM'ne sunulmuş ve söz konusu Kanun tasarısı 10 Temmuz 2003 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu olarak 19 Temmuz 2003 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

3348 ve 4925 sayılı Kanunların verdiği görev ve yetkiler kapsamında ve bu Kanunların amaçlarına uygun olarak hazırlanan ikincil mevzuat da yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin etkin şekilde uygulanması sonucu dünya standartlarında, modern bir mevzuatla düzenlenmiş, ülke ekonomisinin gereklerine uygun şekilde faaliyet gösteren, güvenli, çevreye duyarlı, verimli, mali yapısı sağlam ve rekabet gücü yüksek bir Karayolu Taşımacılık Sektörü oluşturmak şeklinde belirlediğimiz hedefimiz gerçekleşmiş olacaktır.

Bilindiği üzere; Dünya ekonomisindeki hızlı değişim ve gelişmeler, ulaştırma sektöründeki değişim ve gelişmelerin de artarak devam edeceğini göstermektedir. Bu nedenle, karayolu taşımacılığında ana hedef; trafik ve taşıma güvenliğini ön planda tutan, yola ve çevreye en az zarar veren, ayrıca mevcut taşıma kapasitesini en verimli şekilde kullanan bir taşıma düzeninin oluşturulması olmalıdır.

Bu ana hedef göz önüne alınarak sektöre girişlerin bir takım ön şartlara bağlanması kaçınılmaz olarak değerlendirilmiş ve yürürlüğe konulan yeni karayolu taşımacılığı mevzuatında bu hususlar kesin olarak aranmaya başlanmıştır.

Bakanlığımız karayolu, demiryolu, havayolu ve denizyolu ulaşımı ile iletişim sektörüne yönelik politika oluşturan, bu sektörleri düzenleyen, gözetleyen ve denetleyen ülkemizin en büyük Bakanlıklarından bir tanesidir.

Bu kadar geniş bir alanı içine alan Bakanlığımızın görev alanına giren her konuda en iyisini yapma azim ve gayretini göstermekteyiz. Özellikle son yedi yıldır, hepimizin yaşamını yakından ilgilendiren çok önemli projelere imza atmış, bunların çoğunu halkımızın hizmetine sunmuş bulunmaktayız.

Konumuz itibariyle bu bölümde karayolu taşımacılığından ve sektörün ülkemizdeki durumundan bahsetmek istiyorum.

  • 19 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, karayolu taşımacılığı alanında bir ihtisas kanunu olup modern bir taşıma mevzuatının temelini oluşturmaktadır. Kanunun getirdiği en önemli yenilik Avrupa Birliği'nde de uygulanan karayolu taşımacılık mesleğine girişin temelini teşkil eden mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık ilkelerinin mevzuatımıza taşınmasıdır.

 

Tüm bu düzenlemelerle, karayolu taşımacılığının yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda daha kaliteli, daha düzenli, daha güvenli, çevreye dost adil bir rekabet ortamında ve diğer taşıma türleri ile entegre olmuş şekilde hizmet vermesi hedeflenmiştir.

  • Yürürlüğe konulan yeni Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile taşımacılık sektöründe uzmanlaşma alanları tanımlanmıştır. Yani,  yolcu ve yük taşımacılık faaliyetine ilişkin 37 farklı yetki belgesi tanımlanmıştır. Terminal işletmeciliği, taşıma işleri organizatörlüğü, kargo işletmeciliği, nakliyat ambarı işletmeciliği, lojistik işletmeciliği ve benzeri hizmetler dahil tüm sektör düzenleme ve ulaştırma mevzuatı kapsamına alınmıştır.

 

2003 yılında 4176 olan yetki belgeli işletme sayısı 30 Kasım 2010 tarihi itibariyle 415.826 adede ulaşmıştır. Yaptığımız tespitlere göre sektörün yaklaşık %95'i yetki belgesi sistemine dâhil olmuştur.

  • Bilindiği üzere artan ticaret hacmi, ekonomik büyüme ve bu büyüme paralelinde artan kişi başına düşen milli gelirin yarattığı taşıt sahipliği artışı beraberinde karayolu güvenliğinde ve emniyetinde ciddi sorunları da getirmiştir.

 

Ülkemizde ekonomik gelişime bağlı olarak araç sahipliğinin giderek artacağı ve buna paralel olarak karayolu ulaşım talebinin de yükseleceği aşikârdır. Artan taşımacılık, taşıt trafiği ve yoğunluğu sonucu Türkiye'de 90'lı yıllardan itibaren trafik kazalarında ciddi artışlar görülmüş, ölü ve yaralı sayısı ise kısmen azalmıştır.

Ülkemizde trafik kazalarının önemli bir problem olması nedeniyle trafiğin yoğun olduğu ana arterler ve ayrıca ağır taşıt trafiğinin yoğun olduğu kesimlerde öncelikli olarak kapasite artırım çalışmaları kapsamında 2002 yılı sonu itibariyle bölünmüş yol yapım çalışmalarına başlanmıştır. Bu kapsamda Karayolları Genel Müdürlüğümüzce  Kasım 2010 sonu itibarıyla mevcut bölünmüş yollara ilave olarak 13.556 km daha bölünmüş yol yapılarak toplam bölünmüş yol uzunluğumuz 19.657 km'ye çıkarılmıştır. Ancak bu da tek başına sorunun çözümüne yetmiyor. Çünkü bu yolları kullanan araçların güvenli olmalarının sağlanmasının yanı sıra sürücülerimizin ve taşımacılarımızın da bu konularda daha çok bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmeleri istenilen sonucu verecektir.

  • Karayolu güvenliği için en önemli meselelerden biri olan araçların usulüne uygun yola elverişlilik için teknik muayenelere tabi tutulmalarıdır.

 

Bu önemli ihtiyacı göz önüne alan Bakanlığımız araçların daha güvenli olmalarını sağlamak üzere "Araç Muayene İstasyonlarının Modernleştirilmesi Projesi"ni hayata geçirerek Avrupa'nın en modern ve en ileri teknolojisine ve Bakanlığımız tarafından yetkilendirilmiş gerçek veya tüzel kişilerin mülkiyetindeki araç muayene istasyonlarını kurmuştur.

Proje kapsamında her bir ilde kurulacak istasyon sayısı, ildeki araç sayısı ve ilin coğrafi konumuna göre belirlenmiş ve ülke genelinde 18 ay gibi kısa bir sürede 81 ilde 189 sabit ve 38 seyyar istasyon kurulmuştur. Bugün itibariyle ülke genelinde Bakanlığımız denetimi altında 193 sabit, 71 seyyar istasyon ile araç muayene hizmeti verilmektedir.

Araç muayene istasyonlarında yapılan tüm muayenelerin sonuçlarına baktığımız zaman muayene edilen araçlarımızın % 41'inin ilk muayenelerinde emniyetsiz veya ağır kusurlu olduğunu görüyoruz. Yani muayene edilen her yüz araçtan 41 tanesi güvenli olmadıkları halde trafikte seyretmektedir. Sevindirici olan ise ilk muayeneden geçemeyen bu araçların %96 sının ikinci muayeneye geldiklerinde kusurlarını gidermiş olmalarıdır.

 

  • Yaptığımız araştırmalar neticesinde ekonomik ve teknik ömrünü doldurmuş olan araçların da trafik güvenliği açısından büyük tehlike arz etmekte olduklarını gördük. Bu tür araçları trafikten çekebilmek için gerekli yasal altyapıyı ve finansmanı oluşturduk.

 

Bu güne kadar 1979 model ve öncesi ekonomik ve teknik ömrünü doldurmuş ticari taşıtlardan (kamyon, tanker, çekici, otobüs) 24.278 adet aracı ortalama 5.500 TL ödeyerek hem de hazineye hiç bir yük getirmeden hurdaya ayırdık ve bu proje kapsamında hak sahiplerine yaklaşık 127 milyon TL ödeme yaptık.

         Yapılan yeni bir yasal düzenlemeyle model yaşını 1985 yılına yükselterek bu kapsamda yaklaşık 100.000 adet ekonomik ve teknik ömrünü doldurmuş ticari taşıtı daha piyasadan çekmeye yönelik çalışmalarımız sonuçlandırılmış ve bu konudaki Tebliğ'de yayımlanmıştır. Uygulamaya 2011 yılı Ocak ayından itibaren başlayacağız.

  • Taşımacılarımız için adil bir rekabet ortamı ile trafik güvenliğine katkı sağlayan en önemli işlerimizden biri de karayolunda seyreden araçların ağırlık ve boyut kontrolleridir.

 

Ulaştırma Bakanlığı olarak bu olumsuzlukların önüne geçmek için son derece modern ve ileri teknolojiye sahip 24 tane "yol kenarı denetim istasyonu" kurduk. Dünyada ilk olarak Bakanlığımız için üretilen 200 tane elektronik seyyar kantar aldık.  Temmuz 2007'den bu güne kadar yaklaşık 16 milyon aracı denetledik ve kusurlu olan  263.566 adet araç sahibi için yasal müeyyideye başvurduk.

Kontrol edilen araç sayısı yıllara göre artarken cezaya maruz kalan araç sayısı ve oranı giderek azalmaktadır. Bu da denetim yapılan yerlerde yetki belgesiz veya ağır tonajlı taşımacılığın gittikçe azaldığını göstermektedir.

Hedefimiz, mevcut 24 adet "yol kenarı denetim istasyon" sayısını 2011 yılının Mart ayı sonuna kadar en az 60 adede çıkarmak, uzun vadede ise her ilin giriş ve çıkışına birer adet "yol kenarı denetim istasyonu" kurmaktır.

  • Yine Avrupa Birliği normlarında düzenlenen mesleki yeterlilik yönetmeliği ile Avrupa'da en çok trafik kazası ve insan kayıplarının yaşandığı ve buna bağlı olarak oldukça olumsuz bir kara ulaştırması sektörü imajına sahip olan ülkemizde; nitelikli eleman istihdamı ile sektörde verimliliğin arttırılması, kazaların önlenmesi, azaltılması ve böylece sektörde çalışanların kazançlarının da arttırılması hedeflenmiştir.

 

Bu kapsamda; hem işletme yetkilileri hem de sürücülerle ilgili olarak mesleki yeterlilik eğitimi şartı getirdik. Artık belirli bir eğitim almadan bu sektöre ve şoförlük mesleğine giriş olmayacaktır.

Ancak, ticari taşımacılık mesleğini işletmelerde yönetici ve sürücü olarak daha önceden yapanlar için müktesep hak çerçevesinde muafiyetler tanıdık. Bugüne kadar muafiyet kapsamında belge almayı hak eden 1.544.500 kişiden 1.434.723 kişiye belgeleri teslim edilmiştir.

Bakanlığımızca yetki verilen eğitim merkezlerinde bu güne kadar 102.719 kişi eğitim almış olup, bu kişiler için 90.493 kişinin katılımıyla bugüne kadar 14 merkezi sınav yapılmıştır.

Halen 184 adet eğitim merkezi faaliyetine devam etmektedir.

  • Uluslararası taşımacılık yaparken uğradıkları saldırı sonucu hayatını kaybeden şoförlerin yakınlarına, 4925 sayılı Kanun kapsamında Bakanlığımız döner sermaye işletmesi gelirlerinden, 40.000 TL'ye kadar ödeme yapılmasıyla ilgili olarak bugüne kadar 82 aileye toplam 3.035.000 TL ödeme yaptık.  

 

  • Tehlikeli Eşyaların Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin ADR anlaşması TBMM tarafından Aralık, 2005'te onaylanmış ve ülkemizde bu anlaşmaya taraf olmuştur.

 

Bakanlığımızca hazırlanan ve Resmi Gazete'de yayımlanma süreci tamamlanan "Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkındaki Yönetmelik"in 2011 yılı başından itibaren kademeli olarak uygulanmaya konulması yönünde hazırlıklarımız son aşamaya gelmiştir.

  • Uluslararası karayolu taşımacılığında kullanılan ve yeni tescil edilen tüm ticari araçlara        sayısal takograf cihazı takılması, Avrupa Birliği'nde 1 Mayıs 2006 tarihinden itibaren zorunlu hale gelmiştir.

 

AB üyesi olmayan, ancak kısaca AETR olarak ifade edilen Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Araç Mürettebatının Çalışmasıyla İlgili Avrupa Anlaşmasına taraf olan ülkelerde 16 Haziran 2010 tarihinden sonra tescil edilen ve AB ülkelerine yapılan taşımalarda kullanılan yük ve yolcu araçlarında sayısal takograf  cihazı kullanılması, 31 Aralık 2010 tarihinden sonra zorunlu hale gelecektir.

Ülkemizde sayısal takograf sistemi uygulamasından sorumlu ulusal otorite olarak Bakanlığımız tayin edilmiştir. Bakanlığımız, sayısal takograf sistemi kapsamında kendisine verilen sorumluluklar çerçevesinde, bazı teknik iş ve işlemleri yerine getirmek üzere Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)'ni yetkilendirmiştir.

Sayısal takograflarda kullanılacak 4 farklı akıllı karttan birini (sürücü kartı, polis kartı, firma kartı ve atölye kartı) almak isteyen kişi,  kurum veya kuruluşlar; TOBB'un önceden ilan edeceği il merkezlerindeki Ticaret veya Ticaret ve Sanayi Odalarına doğrudan başvuracaklardır.

TALAT AYDIN

ULAŞTARMA BAKANLIĞI

MÜSTEŞAR YARDIMCISI


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
TESK Başkanı Bendevi PalandökenÖnceki Haber

TESK Başkanı Bendevi Palandöken

İstanbul Otobüs A.Ş. Otobüs Alım İhalesindeSonraki Haber

İstanbul Otobüs A.Ş. Otobüs Alım İhalesi...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar