İstanbul
DOLAR32.285
EURO34.776
ALTIN2396.0
DR. TAYLAN ENGİN

DR. TAYLAN ENGİN

Mail: taylanengin@halkulasim.com

Toplu Taşımaya Stratejik Yaklaşım

2020 yılına girdiğimizden bu yana ulaştırma sektörü için oldukça zor bir yarıyıl geride kaldı. 6-7 ay önce yeni yıla dair yapılan tüm planlamalar, hazırlıklar ve beklentiler boşa düşmüş durumda. Sektörün gelişimi, kalitenin artırılması, yeni sistem arayışları, tarife savaşları, idari sorunlar gibi düzenli ve hiç bitmeyen ana gündem maddelerinin yerini Covid-19 salgını ve pandemi sonrası dünya tasarımı aldı. Tüm bu kaos ve bilinmezlikler içinde ulaştırma sektörünün önünü görmesi de oldukça zorlaştı. İşte tam da bu nokta da bulunduğumuz kaos ve çaresizlikten sıyrılıp olaylara biraz daha yukarıdan bakmaya gayret edelim.

İstanbul özelinde bir değerlendirme için öncelikle kısa bir durum tespiti yapmak gerek. İstanbul için geçen sene oldukça ilginç deneyimlerin yaşandığı bir süreç oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yönetim yapısında yaşanan değişiklik, 25 yıldan bu yana süregelen bir yönetim anlayışının da değişimi ile sonuçlandı. Ulaşım paydaşlarının alışkın olduğu yönetim tarzında önemli farklılıklar yaşandı. Yeni kadrolar ve yöneticiler ile tanışan sektör aynı zamanda yeni bir yaklaşım ile  kurumsal ilişkilerini daha verimli hale getirmiş oldular. Tabii ki bu yeni yönetim yaklaşımı yeni tartışmaları ve projeleri de beraberinde getirdi. Şahsımın da içinde olduğu kampanya döneminde pek çok farklı alanda hedef ve stratejiler belirlenerek her konu için kendi paydaşları ile bu hedefler ve projeler paylaşılarak kamuoyunun beğenisine sunuldu. Toplu taşımaya ilişkin öngörüler de bu projelerin içinde yer aldı. İstanbul toplu taşıma sektörü için ortaya konulan hedef ve stratejileri hatırlamak gerekir ise;

Halk otobüsleri için “ceberrut idare” anlayışının sona ereceği müjdelenirken, yerel yönetimde doğrudan muhatap olabilecekleri ve esnafa özel bir müdürlük kurulması, ukome alt komisyonlarında etkin katılım, çok sert ve adil olmayan cezai uygulamaların yeniden düzenlenmesi gibi bazı idari ve teknik düzenlemeler ile esnafın rahatlamasına imkan verileceği, buna karşın hizmet kalitesinde artış ve yolcu memnuniyetinin sağlanması konusundaki duruşun da çok net olacağı bildirilmişti. Ancak en önemlisi ise halk otobüslerinin çalışma hayatına dair özlük haklarının tanımlanması ve mevcut haklarının yasal mevzuat içinde korunmasını sağlamak üzere gerekli çalışmaları yapma projesiydi.

Minibüsler konusunda ise en önemli açılım, hat dağıtımlarının sağlanması, dönüşüm çalışmalarının başlatılması, adil bir cezalandırma sisteminin kurulması, minibüs duraklarının yaygınlaştırılması, hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik önlemler ile temsiliyet imkanlarının artırılması konularında olmuştu.

Servisler için ise tahditin tehdit olarak kullanılmayacağı yeni bir dönem müjdesi verilir iken imkanlarının yetersizliği nedeni ile hak kaybına uğramış servis sahiplerine son bir imkan yaratılması, harç ve ruhsat bedeli gibi yüklerinin azaltılması, idari sorunlarının çözümü ile çalışma yönetmeliklerinde yaşanan sıkıntıların giderilmesi konusunda projelerin gerçekleştirileceği sunulan projeler arasındadır.

Taksi esnafı için ise temsiliyetin güçlendirmesi, durak eksikliklerinin tamamlanarak standart hale getirilmesi, teknolojik denetim ve güvenliğin artırılması, galeri aracılığının sonlandırılması, korsan taşımacılığın önlenmesine dair çalışmalar konusunda bazı projeler sunulmuştur.

Tüm ulaşım sektörüne ortak olarak ise her sene bürokrasi yönetimi ile bir araya gelinecek iki ortak çalıştay düzenlenerek sorunların çözümü ve esnaf ile yönetim koordinasyonunun sağlanacağı belirtilmiştir. Bu çalıştayların ise her sene en üst düzeyde katılım ile birlikte İstanbul Ulaşım Kurultayına dönüştürülmesi planlanan stratejik bir hedefti. Bunların tamamını kapsayan 3T planı da İstanbul’da toplu taşıma teşvik planı, uygulamaya sokmak amacı ile önceden hazırlayıp duyurduğumuz projelerden biridir.

Seçim öncesinde belirlenen bu stratejik hedefler, İstanbul ulaşımını bir bütün olarak ele alan ve ortak bir hedefe doğru götüren bir anlayışın parçaları olarak tasarlandı. Uygulama dönemine geçildiğinde ise her bir alanda ortaya konulan hedefler doğrultusunda çalışmalar başlatıldı. Öncelikle peşpeşe yaşanan seçimlerin getirdiği popülist yaklaşımlar gereği tarifesi sabit kalan esnaf için tarife düzenlemeleri yapılır iken halk otobüslerine de sübvansiyon ödemelerinin düzenli yapılması konusunda büyük bir gayret gösterildi. Beş aydan fazla gecikmeye düşen sübvansiyon ödemeleri sonbahar aylarına gelindiğinde en fazla iki aya kadar indirilmişti. Yapısal ve kurumsal değişimler ise esnaf ile ortak masalar kurularak tartışılmaya başlanmış ve asgari müştereklerde uzlaşılar ortaya konulmaya başlayarak yeni dönemin anlayışı sektör üzerinde de hakim olmaya başladı.

Geçen bir senenin üst düzey özeti olarak tanımlanan bu süreçten bugüne geldiğimizde toplu taşıma paydaşlarının çözülen ve hala devam eden bazı sıkıntıları olduğunu görmekteyiz. Kimsenin önceden görmediği ve hiçbirimizin beklemediği virüs salgını toplu taşıma çalışanlarının hayatını alt üst ederken faaliyet olarak sıkıntılı geçen bu süreç, konuşmak ve geleceğe dair çözümler oluşturmak adına da müthiş bir ortam oluşturmuştu aslında. Bu süreçte sadece Pandemi sonrası ulaşım konusuna takılıp burada sabit kalan idare ve işletmeler, yapısal sorunlarını çözme ve geleceği planlama konusunda eksik kalmışlardır. Avrupa’nın pek çok kentinde pandemi sonrası geçiş sürecine dair önlem ve hazırlıklar tanımlanır iken toplu taşıma işletmelerinin geleceği konusunda da pek çok plan ve hazırlık da tamamlanmış durumdadır. Yeni nesil mühendislik yaklaşımı ile daha dinamik ve çok faktörlü karar verme süreçlerini kullanarak esnaf ile diyalog, gelecek planlaması, öngörü ve strateji hazırlığı, mevzuat altyapısının analiz edilmesi gibi alanlar bu süreçte ilerletilmesi gereken çalışmalar olarak ortaya konulabilir. Bu alandaki eksikliği sadece idari açıdan da düşünmemek gerekir. Ülkemizin ve İstanbul’un da bir gerçeği olan halk otobüsü işletmelerinin gelecek için planlama yapmaları, kurumsallaşma ihtiyaçlarını gidermeleri, yönetim ve denetim eksiklerinin kapatılması için bu dönemi iyi değerlendirmiş olmaları gerekiyor.

Mevcut durumda halk otobüsü esnafı yerel yönetim tarafında yeni çalışma sistemi ve işletme usülleri konusunda çalışmalara dahil olur iken merkezi yönetim tarafında toplu taşıma yasası ve yerel yönetimler yasası gibi konuları takip ediyor. Her açıdan köklü değişikliklerin gündemde olduğu bugünlerde sektörün geleceği konusunda önemli bir adım atılacağını görebiliyoruz. Tüm bu konularda detaylı çalışmaların yapılması, projelere teknik katkı sunulması ve doğru kanallar üzerinden gerek merkezi yönetim gerekse de yerel yönetim ile diyalog sağlanarak İstanbul özelinde tüm özel halk otobüsleri için iyi bir gelecek kurgulanması için profesyonel bir çalışmanın ortaya konulması gerekiyor. Başlı başına ayrı bir değerlendirme konusu olan halk otobüslerinin özlük hakları konusunda da istekli ve ısrarcı olunması hem Halk otobüslerini hem de idareyi rahatlatacak bir hamle olacaktır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar