İstanbul
DOLAR32.4937
EURO34.7789
ALTIN2441.4
SELAHATTİN YILDIRIM

SELAHATTİN YILDIRIM

Mail: selahattinyildirim@halkulasim.com

Otobüs Alımında KDV Muafiyeti Olmalı

Halk otobüsleri genel KDV’ye tabi olmaktan artık çıkarılmalıdır. Kamu hizmeti sunan bu araçlar zorunlu değişim kapsamında yenilenirken, birçok kitleye de ücretsiz ve indirimli ulaşım imkanı sağlamaktadır. KDV indiriminin uygulandığı birçok sektör vardır. Bu sektörler gibi halk otobüsü alımında da KDV %1’e çekilmelidir. Özellikle Hasılata Dayalı KDV sisteminden sonra bu bir zorunluluktur.

Özel halk otobüsleri kamu hizmeti sunarak; engelli, refakatçi, şehit yakını, gazi, emniyet personeli, gazeteci ve 65 yaş üzeri vatandaşları ücretsiz taşırken birçok kalemde de indirimli taşımacılık hizmeti sunmaktadır. Kamunun yükünü sırtlanan bu sektör yıllardır yeteri desteği de maalesef kamudan görememiştir. Sırf engelli erişimine uyumlu araçlara geçişte dahi çok büyük külfetler ile karşı karşıya kalan halk otobüs esnafı yaptığı bu yatırımlar karşısında artık devletinden gerekli olan desteği görmeyi arzulamaktadır.

Birkaç yıl öncesine kadar 300.000 TL’ye alınan halk otobüsleri yaşanan kur artışları ile bugün 1.000.000 TL’ye dayanmış durumda. o günlerden bu yana bilet fiyatlarımız ise neredeyse halen aynı rakamlarda kalmış. Üstüne; ücretsiz, indirimli gibi yolculuk artışları eklenmiş ve kazançlar giderlere yetmez hale gelmiştir. Diğer işletme maliyetleri de enflasyona paralel artış göstermiş ve esnafımız artık sadece Büyükşehir sübvansiyonu ile kazançsız aracını yürütebilir duruma düşmüştür. Kamuya hizmet sunan sektörümüzün emeği karşılıksız kalmıştır. Araçları eskimiş ve sermayesi gün geçtikçe erimiştir. Bizler halk otobüs işletmecileri olarak birer taciriz. Yaptığımız yatırıma karşılık gelir bekleriz. Devletimiz ve Büyükşehir Belediyemiz bizim birer işletmeci olduğumuzu unutmamalıdır.

KDV Neden Düşmesin?

Genel KDV’ye tabi olunabilecek bir sektör değildir toplu ulaşım. Bunu süreç içerisinde devlet büyüklerimize anlatarak gösterdik. Sonucunda da Hasılata Dayalı KDV Sistemi geldi. Fakat aynı sektör genel KDV’ye tabi olmaması gerektiği anlaşılmasına rağmen araç değişimlerinde KDV’ye tabi. İşte bu hadise bile KDV’de indirimin gerekliliğini gösterir.

Bizler araç alımı sonrasında ödediğimiz KDV’yi aydan aya ödeyeceğimiz KV’den düşerek mahsuplaşırdık. Yeni sistem ile Hasılaya Dayalı KDV uygulaması başladı. Burada esas olan ciro ve ciro üzerinden %1,5 KDV ödemesi. Yani alınan faturalarda ki KDV ile mahsuplaşma sona erdi. Bu sebeple otobüs alımında ödenecek olan ’lik KDV artık halk otobüslerine büyük bir yüktür. Bu sisteme geçen esnaflarımız araç alımlarında KDV’yi ancak %1 ile ödemelidir. Bu imkandan yararlanan sayısız sektör varken kamu hizmeti sunan halk otobüsleri neden yararlandırılmaz? Bunun hiçbir mantıklı sebebi olamaz. Kamu hizmeti sunmak için KDV ile araç alınmaz.

Alacaklara Göre Zenginiz Ama Cepler Boş

Neredeyse 3 yıldır zam alamadık. 2017 yılında alınan zam ile halen taşımacılık yapmaktayız. 2017’de ki araç, yakıt, lastik, personel ve bakım maliyetleri 3 yılda durmaksızın artmış ancak halk otobüsleri aynı tarife ile çalışmaya mahkum olmuştur. Fakat Büyükşehir Belediyemiz yinede üstüne düşeni yapacağını söyleyerek bizler 92,5 kuruş yolcu başına sübvansiyon kararı aldı. Araçlarda zaten bu para ile ancak dönebiliyor. Aksi halde hak edişlerimiz araç maliyetlerini karşılamamakta.

Sübvansiyon alındıysa sorun ne diyenler olabilir. Lakin sübvansiyonu aylar sonra alan ve alır almaz borçlarını kapamaya çalışan bir esnaf kitlesi oluştu. Alacaklarımıza baktığımızda bizden zengini yok. Lakin akaryakıtçıya boyun büküyoruz, banka kredilerimizi ödeyemeyip hacizlik oluyoruz. Oysaki ücretsiz günler ve sübvansiyonlara bakınca her bir esnafımız neredeyse 100.000 TL’yi bulan alacağı var. Ama gerçekte ise servise, petrolcüye, lastikçiye borçlu ve mahcup esnafız. Alamadığımız paralar bizi kredi borçlusu yaparken borcumuza faizler işletmekte, hacizler getirmektedir.

Birçok esnaf görüyorum bu aralar, aracını ederinden çok daha ucuza satan. Sırf borçları yüzünden sektörden ayrılmak zorunda kalan çok kişi oldu son 2 yılda. Bu ödemelerin artık bir takvime bağlanması şarttır.

Usulsüz Kartlar ve Validatörler Şevkimizi Kırıyor

Son yıllarda usulsüz kart kullanımlar büyük oranda artış gösterdi. Yaşlı kartı kullanan gençler, öğrenci kartı kullanan ebeveynler, refakatçi kartı suiistimalleri gibi olaylar çalışan personelimizi de zora sokmaktadır. Denetlemeye kalkan personelimize saldırı ve hakaretlerden tutunda asılsız 153 şikayetlerine kadar birçok olaya bu usulsüz kartlar sebep olmaktadır. Kul hakkından korkmayan ve otobüs esnafının ekmeğini çalan bu kişilerin cezalandırılması ve ağır yaptırımlara maruz kalması gerekmektedir. Yıllardır bu konuyla ilgili şikayetlerimiz ise karşılık bulmamıştır.

İETT’nin usulsüz kartla ile ilgili çalışmaları olduğu duyduk son dönemde. Umarız olumlu bir çalışma ortaya konulur ve çözüm sağlanır. Şahsi tavsiyem ise usulsüz kullanılan kartların şoför tarafından tespiti halinde sistem tarafından kart sahibine SMS gönderilmesi ve cezai yaptırımları hatırlatılması sağlanmalıdır. Bunun önemli oran usulsüz kullanımların önüne geçeceğini öngörmekteyim. Ayrıca refakatçi kartlarının kaldırılarak engellilere çift basım hakkı sağlanabilir. Sadece refakat edinilen anda kullanım için verilen kartlar aile bireyleri arasında elden ele dolaşmakta ve engelli bireylerde aslında bir nevi suiistimale uğramaktadır.

Araç validatörleri ise ayrı bir sıkıntımız. Şuan İstanbul’da 300 civarı aracın validatör sorunu var. bu sorunu özel bir firma ile anlaşarak çözmeye çalıştık. Lakin bu da sorunu çözmeye yeterli olmadı. Kullanım ömrünü tamamlamış bu cihazlara ihtiyaç var ise acilen Büyükşehir tarafından değiştirilmesini beklemekteyiz. Sırf bu cihazlar çalışmıyor diye filo tarafından şoförlerimizin aranarak seferlerinin kesilmesi kabul edilebilir değil. Personelimizin moralini bozmaktadır bu durum. Hizmet için yola çıkmışken hem de hakkımızı dahi tam alamazken, belediyenin taktığı cihazda yaşanan arızadan ötürü bizler yaptırım görmekteyiz. Bu adaletsizliğin çözülmesi gerekir artık.

Personel Çalışacak Ama Tuvaleti Yok Gitmeye…

Yolcu memnuniyet istiyor herkes. Tabiî ki personelimiz en güvenli ve en konforlu hizmeti sunmakla yükümlü olmalıdır. Lakin nasıl? Birçok son durağımızda tuvalet, yemek ve dinlenme imkanları mevcut değil. 2 saate yakın bir seferi süren araç ring yaparak dönüş güzergahına geçmekte ve geldiği son durakta da ne bir tuvalet ne de bir oturma alanı çoğu zaman bulamamakta. Mevcut tuvaletler kilitli oluyor. Zaman olmuyor yemek yemeğe, zaman olsa yer olmuyor. Direksiyonda yemek yasak ama yemek yiyecek ne bir zaman ne de bir yer oluyor. Tansiyon, şeker hastası şoförlerimiz oluyor saatlerce bir çay yemek imkanı bulamadan çalışan.

Son duraklarda oysaki bu imkan fazlasıyla var. Sadece bu imkan değerlendirilmiyor. Son duraklar yeniden ele alınarak planlanmalıdır. Bu duraklarda ki tuvalet ve elektrik gibi giderler ufak işletmecilere devredilerek belli standartlar çerçevesinde kiralanabilir. Kiralayan bu kişiler de şoförlerimize belirlenen fiyatlarda çay, kahve ve bazı yiyecekleri ücreti mukabilinde sunabilir. Bu sayede hem İETT’nin duraklarda ki hizmetleri aksamamış ve yük oluşturmamış olur kuruma hem de şoförlerimiz nezih bir çalışma ortamına kavuşur. Aksi halde acıkmış, sıkışmış ve yeterince dinlenememiş bir şoför nasıl gülümsesin ki yolcuya?

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar