Losev İlan
İstanbul
DOLAR38.5535
EURO43.8892
ALTIN4045.6
SEDAT ŞAHİN

SEDAT ŞAHİN

Mail: [email protected]

İstanbul’da Özel Halk Otobüsleri Krizi

İstanbul’da Özel Halk Otobüsleri Krizi

İstanbul’da özel halk otobüsleri, tarihinin en kritik eşiklerinden birinden geçmektedir. Son yıllarda ekonomik koşulların ağırlaşması ve sistemin yapısal sorunlarının derinleşmesi sonucu, işletmeciler ciddi bir sermaye kaybı yaşamış ve birçok otobüs sahibi mevcut gelirleriyle temel işletme maliyetlerini karşılayamaz hale gelmiştir. Bugün geldiğimiz noktada, özel halk otobüsçüleri, bu kadim şehre olan sorumluluk bilinciyle hizmete devam etse de, “eylem” değil, “mecburi işe gidememe” durumuyla karşı karşıya kalınmıştır.

Şunu net şekilde belirtmek gerekir ki İstanbul’daki özel halk otobüsleri, yarım asırlık bir süre boyunca kente yatırım yaparak sadece taşımacılık hizmeti sunmamış, aynı zamanda kamusal mali disiplinin korunmasına da katkı sağlamıştır. İstanbul’da hizmet veren 6000’in üzerindeki otobüsün yaklaşık %50’si özel halk otobüslerinden oluşmaktadır. Bu sistem sayesinde kamu kaynakları, aynı hizmeti sağlayan kamu işletmecilerine kıyasla üçte bir maliyetle yönetilebilmiş ve kamu zararının artması önlenmiştir.

Özel halk otobüsçüleri sadece ulaşım alanında değil; bankacılık, otomotiv, yedek parça ve istihdam sektörlerinde de ekonomiye dolaylı destek sağlamaktadır. Sağladıkları vergi geliri ve istihdam katkısı, kamu bütçesi açısından göz ardı edilemeyecek bir büyüklüktedir.

Ancak artan akaryakıt, işçilik ve vergi yükleri karşısında mevcut hak ediş ödemeleri yetersiz kalmakta, bu da işletmecilerin araçlarını çalıştırmakta ciddi güçlük çekmelerine yol açmaktadır. Gelişen bu koşullar, bir “hizmet aksaması tehdidi” doğurmuş ve esnaf mecburen çalışamamayı, yani “zorunlu hizmet dışı kalmayı” gündeme getirmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu durum herhangi bir ideolojik veya sendikal eylem değil; tamamen ekonomik gerçeklerin dayattığı, çaresiz bir sonuçtur.

Avrupa Uygulamaları ve Mevzuatlar

Avrupa Birliği Toplu Taşıma Mevzuatı (Regulation (EC) No 1370/2007), kamu hizmeti yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için özel taşımacılara doğrudan mali destek verilmesini öngörmektedir. Bu düzenlemeye göre, toplu taşımanın sürdürülebilirliği, piyasa kurallarına terk edilemeyecek kadar stratejik bir öneme sahiptir. Üye devletler, toplu taşıma işletmelerinin ekonomik sürdürülebilirliklerini sağlamak için destek ve sübvansiyon mekanizmaları kurmakla yükümlüdür.

Örneğin:

            •          Almanya: Bundesverkehrsministerium (Ulaştırma Bakanlığı) her yıl özel taşımacılara “Verkehrsverbund”lar (ulaşım birlikleri) aracılığıyla doğrudan bütçe tahsisi yapmaktadır. Ayrıca işletme maliyetlerindeki ani artışlar için “Fahrbetriebskostenhilfe” adı altında doğrudan mali destek verilmektedir.

            •          Fransa: “Service Public de Transport” kapsamında, özel otobüsçülere kamu hizmeti sağlayıcıları statüsü verilmiş ve maliyet bazlı ödemeler garanti altına alınmıştır. Her yıl özel taşıma şirketlerine tahmini 2,5 milyar avro civarında bir kamu kaynağı aktarılmaktadır.

            •          Hollanda: “Wet Personenvervoer 2000” yasası çerçevesinde, ihaleye çıkan tüm toplu taşıma hatlarında özel firmalara uzun vadeli (10 yıl) gelir garantili sözleşmeler sunulmakta ve “resilience fund” adı altında kriz durumlarında ödeme koruma mekanizmaları devreye sokulmaktadır.

 

Tüm bu örnekler, özel taşımacıların yalnızca hizmeti sürdürebilmeleri değil, aynı zamanda kamusal bir sorumluluk üstlenmeleri için güçlü hukuki ve mali altyapılarla desteklenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Uluslararası Raporlardan Veriler

UITP (International Association of Public Transport) 2023 Küresel Ulaşım Raporu’na göre: “Toplu taşıma sistemlerinde kamu-özel işbirliği modelleri, sistemin hem verimliliğini artırmakta hem de kamu finansmanına olan yükü hafifletmektedir. Ancak özel işletmecilerin sürdürülebilir faaliyetleri için adil sözleşme modelleri, öngörülebilir gelir akışları ve kriz dönemlerinde otomatik destek mekanizmaları şarttır.”

Ayrıca, OECD 2022 Ulaşım Politikaları Raporu’nda şu tespit yapılmıştır: “Toplu taşımanın piyasalaştırılması, kamu hizmeti mantığından tamamen bağımsızlaştırılamaz. Özel taşımacıların kamu yararı için çalıştıkları her ortamda, devlet doğrudan ya da dolaylı destek mekanizmalarını tesis etmek zorundadır.”

İstanbul’da yaşanan mevcut kriz, münferit bir işletme sorunu değil; yapısal bir sektör sorununa işaret etmektedir.

Çözüm için:

            •          Türkiye’de yeni bir “Toplu Taşıma Kanunu” çıkarılmalıdır.

            •          Özel işletmecilere gelir garantili uzun vadeli sözleşmeler sunulmalıdır.

            •          Hak ediş ödemeleri şeffaf ve formülize bir sisteme kavuşturulmalıdır.

            •          Merkezi bütçeden doğrudan destek mekanizmaları tesis edilmelidir.

            •          Özel halk otobüsçüleri resmen “kamu hizmeti sağlayıcısı” statüsüne kavuşturulmalıdır.

Bu yapısal reformlar, sadece mevcut işletmecilerin sorunlarını çözmeyecek, aynı zamanda İstanbul’un ve Türkiye’nin toplu taşıma sistemini uzun vadeli ve sürdürülebilir bir zemine oturtacaktır.

Özel halk otobüsleri İstanbul’un can damarıdır. Onların yaşadığı ekonomik darboğaz, aslında tüm kentin ulaşım güvenliğini ve kamusal hayatını tehdit etmektedir. Avrupa’da ve dünyada olduğu gibi, kamu-özel iş birliğiyle toplu taşımanın modernize edilmesi, hak ettiği kurumsal ve mali altyapıya kavuşturulması artık kaçınılmazdır. Bugün atılacak adımlar, sadece bugünün krizini çözmekle kalmayacak; gelecekte daha güvenli, daha sürdürülebilir bir İstanbul toplu taşıma sisteminin temelini atacaktır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar